Und (damals) als sie (d. h. die Ungläubigen) sagten:,0 Gott! Wenn das (was uns hier vorgetragen wird) die Wahrheit ist (und) von dir (kommt), dann laک (doch) Steine vom Himmel auf uns (herab) regnen oder bring (irgendeine andere) schmerzhafte Strafe über uns!`
[ نظرات / امتیازها ]
Hani Allah'ım demişlerdi, bu, senin katındansa ve gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut da bize elemli bir azap ver.
Abdülbaki Gölpınarlı Meali
Bir vakit de, "Ey Allah, eğer bu Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver" demişlerdi.
Süleyman Ateş Meali
Ve: "Allâh'ım, eğer bu, senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azâb getir!" demişlerdi.
Muhammed Esed Meali
Hani Allah'ım demişlerdi, bu, senin katındansa ve gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut da bize elemli bir azap ver.
Ali Bulaç Meali
Bir de: 'Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azab getir (bakalım).' demişlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ve bir de şöyle derlerdi: "Ey Allahımız, eğer bu gerçekten Senin katından (indirilen) hakkın kendisi ise, o zaman gökten taş yağdır başımıza, yahut (daha) can yakıcı bir azap çıkar karşımıza!"
[ نظرات / امتیازها ]
Traduction 1
Et quand ils dirent: "Ô Allah, si cela est la vérité de Ta part, alors, fais pleuvoir du ciel des pierres sur nous, ou fais venir sur nous un châtiment douloureux".
Traduction 2
Et quand ils dirent : "Ô Dieu, si cela est la vérité de Ta part, alors, fais pleuvoir du ciel des pierres sur nous, ou fais venir sur nous un châtiment douloureux".
Traduction 3
Et quand ils dirent : «Ô Dieu, si cela est la vérité de Ta part, alors, fais pleuvoir du ciel des pierres sur nous, ou fais venir sur nous un châtiment douloureux».
Traduction 4
Et quand ils dirent: «Ô Allah, si cela est la vérité de Ta part, alors, fais pleuvoir du ciel des pierres sur nous, ou fais venir sur nous un châtiment douloureux».
[ نظرات / امتیازها ]